Yaz aylarında en sık görülen ve gerek görünüm, gerek kaşıntı, yanma, batma gibi şikayetlerle kişinin günlük yaşam konforunu en çok etkileyen cilt hastalıklarının intertrigo ve miliyarya olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Seval Karasatı, bu hastalıkların tedavilerinin basit önlemler ile kolaylıkla sağlandığını ifade etti.
Halk arasında pişik olarak da adlandırılan intertrigonun birbirine yakın iki deri yüzeyinde ortaya çıkan bir dermatit tablosu olduğunu söyleyen Koru Ankara Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Seval Karasatı, "Isı, nem ve sürtünmeye bağlı olarak, etkilenen kıvrım bölgelerinde eritem yani kızarıklık ve maserasyon yani deride beyaz, nemli görünüm ve soyulma ayrıca ikincil bakteri ve mantar enfeksiyonları gelişebilir. Yanma, kaşıntı, erozyon (derinin en üst tabakasında yüzeysel soyulma), fissürler (çatlaklar/yarıklar) ve eksudasyon (sıvı sızıntısı) eşlik edebilir. İntertrigo özellikle sıcak nemli havalarda daha çok obezlerde görülmekle birlikte çocuklar ve yaşlılarda da sıklıkla görülmektedir" dedi.
En çok etkilenen bölgelerin kulak arkaları, üst göz kapağı kıvrımları, boyun katlantıları, kol altları, kol ve bacak eklemlerinin kıvrım bölgeleri yani diz ve dirsek iç yüzleri, parmak araları, meme altları, göbek katlantıları, bacak araları (kasıklar), kalça arası olduğunu belirten Dr. Karasatı, derideki nem ve soyulmanın sonucu olarak bakteri veya mantarlar ile ikincil enfeksiyonlar gelişebildiğini vurguladı.
Obez kadınlarda sıklıkla meme altlarında ve yine obez erkeklerde sıklıkla bacak araları, kasıklarda intertrijinöz kandidiyaz yani pişiğe eşlik eden mantar enfeksiyonlarının sık görüldüğünü anlatan Dr. Karasatı, "Bakteriyel enfeksiyonlar streptokoklar, stafilokoklar, psödomonas veya korinobakterilerle oluşabilir. İntertigonun tedavisi öncelikle nem ve sürtünmenin ortadan kaldırılmasına ve bu durumun tekrarlamasına yönelik olarak kalıcı bir çözüm olacak şekilde kilo vermek, terlemenin etkisini azaltıcı pamuklu kıyafetler giymek, kıvrım bölgelerini uygun kıyafetlerle birbirinden ayrı tutmak, sık duş almak ve duş sonrasında kıvrım bölgelerini dikkatlice kurulamak gibi önlemler almaktır. Topikal olarak krem formunda uygun antibiyotikler (bakteri enfeksiyonunu tedavi edici ajanlar) veya fungusidler (mantar enfeksiyonunu tedavici ajanlar) ve enflamasyonu azaltmak için bu kremlerle birlikte düşük potensli topikal kortikosteroidli kremler tedavide sıklıkla kullanılmaktadır" diye konuştu.
"Terlemenin yoğun olduğu ve nemin buharlaşmasının zor olduğu bölgelerde görülür"
Halk arasında isilik olarak da adlandırılan miliyaryanın, ekrin ter bezlerinin tıkanmasıyla terin atılamaması sonucu oluşan, tropikal bölgeler ve sıcaklığın arttığı yaz ayları gibi nemli ve sıcak mevsimlerde görülen bir döküntü olduğunun altını çizen Koru Ankara Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Seval Karasatı, "Ter bezlerindeki tıkanma ter bezlerinin normal bir sekresyon yani ter salınımı yapmasını engeller ve geride oluşan basınç nedeni ile ter bezi ya da kanalları çeşitli seviyelerde yırtılır. Terin yan dokulara kaçması ile de miliyarya oluşur. Ter bezi ya da kanallarındaki hasarın derecesine göre çeşitleri mevcuttur" ifadelerini kaydetti.
Miliyarya rubranın en sık görülen miliyarya tipi olup birbirinden ayrı, şiddetli kaşıntılı, batma, yanma ve sızlamanın eşlik edebileceği eritemli yani kırmızı, papül (deriden kabarık noktalar) ve veziküller (içi su dolu küçük kabarcıklar) şeklinde zamanla zeminde kızarıklık ve lezyonlarda birleşme gözlenen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Dr. Karasatı, "En çok dirsek iç yüzleri, diz arkaları, gövde, meme altları, karın kıvrımları ve bacak araları gibi terlemenin yoğun olduğu ve nemin buharlaşmasının zor olduğu bölgelerde görülür" şeklinde konuştu.
"Miliyarya kristallina/sudamina küçük, temiz ve renksiz çok yüzeysel veziküllerden oluşur" diyen Dr. Karasatı, "Yatalak hastalarda özellikle ateş yüksekliği gibi vücut ısısının arttığı durumlarda ve bezlenen çocuklarda ısı ve nemin dağılmasını önleyen kıyafetler giyildiğinde görülür. Lezyonlar asemptomatiktir yani kişiye herhangi bir rahatsızlık vermezler ve çok kısa sürede kendiliğinden iyileşirler, bu nedenle tedaviye gerek yoktur" dedi.
Miliyarya püstülozanın öncesinde yaralanma veya ter bezlerinin tıkanmasına neden olan başka bir dermatit sonrasında geliştiğini söyleyen Dr. Karasatı, "Püstül denilen içi bulanık renkte bir sıvı içeren deriden küçük kabarıklıklar birbirinden ayrı, yüzeyel olarak yerleşirler. Genellikle kaşıntı mevcuttur ve lezyonlar vücudun kıvrım bölgelerinde, erkek genital bölgesi ve yatalak hastaların sırtlarında ortaya çıkarlar. Miliyaryanın bu tipi kontakt dermatit, liken simpleks kronikus ve intertrigo gibi cilt hastalıkları ile birliktelik gösterebilir hatta bu hastalıkların iyileşmesi sonrasında ortaya çıkabilir" açıklamasında bulundu.
Miliyarya profunun kaşıntısız, deri renginde, derin yerleşimli beyaz papüller ile karakterize olduğunu ifade eden Dr. Karasatı, "Genellikle ısı artışı sonlandıktan sonra birkaç saat sürer. Yüz, eller, ayaklar ve kol altları hariç vücudun tüm bölgelerinde genellikle de miliyarya rubra sonrasında gelişir. Bu form sadece tropikal bölgelerde görülmektedir. Tüm miliyarya formlarında tedavi önce serin bir ortam sağlamak ve vücut ısısını düşürmektir. Terlemeyi artıracak ortam ve kıyafetlerden kaçınılması ve bol ılık duş ile şikayetler bir günde bile gerileyebilmektedir" dedi.
(İHA)
Yorum Yazın