Maltepe Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Ekonomi Forumu ikinci gününde de önemli konuklarını ağırladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı etkinliğin ilk oturumunda Türkiye’nin tarım politikaları ve gıda konusunda yaşanan sıkıntılar ele alındı.
Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram, Türkiye’nin bir gıda politikası olmadığının altını çizerek gıda ve tarım konusunda çeşitli eleştiri ve önerilerde bulundu. Mustafa Bayram “Öncelikle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıkları birbirinden bağımsız olarak kurulmalıdır. Türkiye’nin bir gıda stoku yok, bu durumlarda, savaş hallerinde ciddi bir krizle baş başa kalıyoruz. Bir de ülkenin ölçüm sistemi yok, fizibilite yapamıyoruz. Eğer bir şeyi ölçemezseniz kontrol edemezsiniz. Kontrol edemezseniz de yönetemezsiniz” dedi.
“Pandemi Sonrası Türkiye ve Dünya Ekonomisi” başlıklı Ekonomi Forumu
Elite World Hotel Asia’da ikinci gününde de yoğun bir katılımla sürdü. Maltepe Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı etkinliğe CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcıları, çok sayıda milletvekili, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, ev sahipliğini de üstlenen Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, çok sayıda yerli ve yabancı ekonomist, bilim insanı katıldı.
Doç. Dr. Oğuz Demir’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen ikinci günün ilk oturumunda “Türkiye için Ekonomik Büyüme Modelleri, Büyümede Yeni Yaklaşımlar, Yapısal Reformlar ve Mülkiyet Hakkı ile Sürdürülebilir Gıda Arzı ve Gıda Politikası” konuları ele alındı. Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram’ın konuşmacı olarak yer aldığı panelde ilk sözü Veysel Ulusoy aldı.
“TÜRKİYE YALANCI BÜYÜME TRENDİNDE”
Ulusoy, Türkiye ekonomisinin yalancı bir büyüme trendine girdiğini ifade ederek başladığı konuşmasında “Büyüme çalışan akademi insanı olarak şunu söyleyebilirim ki şimdi gerçek veriler kullanılmıyor. Tarıma ilgim çiftçi çocuğu olduğum için doğuştan başladı. Hububat stokumuz nedir diye basit soru soruyorum ama bunu bizde değil Amerikan Tarım Bakanlığı’nın sayfasında görüyorum. Bizim sayfalarımızda ya ödül alıyor bakanımız, ya şehir ziyaret ediyor. Aynı anda Amerika Tarım Bakanlığı’nı açın veriden başka bir şey yok. Her dört yılda bir ABD’de tarım politikası yeniden gözden geçirilir. Tarım Bakanı dahil bütün ekip 2 yıl sahadadırlar. Bu yıl Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa üretimimizden fazla buğday ithal ettik. Eskiden ‘Devlet-Köylü İşbirliği Modeli’ vardı. Artık bu olmalı. Çiftçi artık yaşlandı. Köylü diye bir şey kalmadı. Alttan yetişen bir çiftçi grubu yok. Büyükşehir yasası ile gençler tamamen şehre bağlandı. Bu ortamda devletin maliyet olarak tarlaya girmesi, maliyet ortaklığı, hem de taban fiyatları ile bu ortaklığı canlandırmasına ihtiyaç var.” dedi.
Gıdada herkesin uzman olduğuna ve sürekli gıda ve mutfak konuşan bir ülkenin tasarruf yapamayacağına değinen Ulusoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Gıdada herkes uzman. Bir ülke çok ekonomi konuşuyorsa illa sorun vardır. Eskiden patates, soğan konuştuk. Biz konuşuyoruz ama dışarıdan borçlanmaya, dışarıdaki insanların tasarruflarını almaya devam ediyoruz. Böyle mutfak konuşan bir ülke tasarruf yapamaz.”
“FİZİBİLİTE YAPMAYI BİLMEYEN BİR TOPLUMUZ”
Ulusoy’dan sonra söz alan Mustafa Bayram ise Türkiye’nin nitelikli ve kendisine yeten bir tarım ve gıda politikası olmadığının altını çizerek, “Fakir ve geri kalmış ülkeler toplumlarını karbonhidrat ile besler, gelişmiş toplumlar protein ile besler. Türkiye toplumuna bakarsak öncesinde tarım toplumu, gıda toplumu olmaktan gocunurduk, işte sanayileşmiş bir toplum oldu ama kaybettik. Biz tek düze gıdaya bağımlı toplumuz. Ayçiçek yağını konuşuyoruz ama niye soya ve kanola yağı yok. Belki hammadde sıkıntıları var ama gıda enerjisi ve teknolojisi konusunda Türkiye çok ileri. Pek çok tesisimiz maalesef ki çalışmıyor. Biz ekonomik olarak lokaldeki pazarları iyi yönetemiyoruz. Fizibilite yapmayı bilmiyoruz. Yatırım yaparken bu yatırım çöp müdür, para mı kazandırır bilemeyiz. İlginç bir bilgi söyleyeyim, 3 bin civarında un değirmeni var, sadece 200’ü çalışıyor. Türkiye’nin elinde o kadar stratejik yatırımı var ki, bir defa lisanslı depolama var. 8.2 milyon ton ürünü depolayacak depolar var. Sağlıklı, uzun bakılabilir. Bir düğmeyle ne kadar var depoda, görebiliriz. Ama sorun ne? Sağlıklı işletemiyoruz. Ama.”
TARIM, GIDA VE ORMANCILIK İÇİN AYRI BAKANLIKLAR KURULMALI”
Tarım ve Ormancılık Bakanlığı’nı doğru kurgulanmış bir bakanlık olarak görmediğini de sözlerine ekleyen Bayram, “Ben Tarım Bakanlığı’nı doğru kurgulanmış bir bakanlık olarak görmüyorum. Tarım ve Ormancılık Bakanlığı, sadece tutan şey renk. Orman, orman kanunlarıyla yönetilir. Bizim kanunlarımız çok serttir. Ormanları korumak için sert kanun lazım. Onun mantığı başka şekilde çalışır. Şu an benim bakanlıkta gördüğüm uyumsuzluk bu. Benzemeyen bir sistemin zoraki birleştirilmiş hali ve ilginçtir ki gıda yok. Tarım başka bir şey, orman başka bir şey, gıda başka bir şey. Gıdanın politikası da farklıdır. Gıda ile ilgili bakanlığınız yok. Acilen bu birimler kurulmalı. Bizde avcı toplumlarından gelen bir refleks var. Açlıktan korkarız. Bu, belirlenemez kaoslara neden olur. Gıda hiçbir şeye benzemez. Tişörte para vermezsiniz, arabanızı değiştirmezsiniz ama günde 3 kez beslenmeniz lazım. Peki tüm bunlardan nasıl kurtulacağız? Ölçeceğiz, planlayacağız, kontrol edeceğiz. Arazilerimiz bunu yapmaya müsait” şeklinde konuştu. Forumun ilk bölümü soru-cevap kısmının ardından sona erdi.
Yorum Yazın