Eyüpsultan Miras Gazetesinin ilk sayısı, Aralık ayında yayınlandı.
"Huzurda Diriliş" vurgusuyla çıkan gazetede, Eyüpsultan ilçesinin tarihi ve kültürel mirası yansıtılıyor.
Eyüpsultan’ın, İstanbul’un iskân politikası içerisinde, en büyük önemi, burasının fetihten sonra şehrin hemen hemen tamamen Müslümanlarla iskân edilen ilk yerleşim yeri olmasından kaynaklanmaktadır. Benzer ve daha küçük ölçekli bir yapılanma, Kasımpaşa için söz konusudur.
OSMANLI’NIN İLK YAPTIĞI ŞEKLİ İLE OLAN İSKÂN
Akabinde, Bursa bölgesinden buraya ilk iskân ettirilen nüfus, İstanbul’un fethi sonrası Osmanlı’nın ilk yaptığı şekli ile gerek pazarlık ve de teşvik ile olan iskân olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın bizzat Bursa’ya giderek Bursalıları ikna etmesi dönemin iskân politikası içerinde farklılık göstermektedir. Tabii ki burada iktisadi güç rol oynamıştır. Ve sonunda, Eyüpsultan Türbesi bitişiğinde bir pazar yerinin inşası Bursa iktisadi yapısının etkisinin yansımasıdır.
EYÜPSULTAN VE ÇEVRESİNE İSKÂNINA GÖZ YUMULMASI 1960 SENESİ İTİBARIYLA GELİŞTİ
İstanbul’un iskân politikası dikkate alındığında, göç hareketlilikleri içerisinde Eyüpsultan merkeze Bursa halkı sonrası, Boşnaklar ve Arnavutların iskân edildiği, köylerine ise, Yunanistan ve Bulgaristan’dan savaş veya isyanlar sonrası zorunlu gelen nüfusun yerleştirildiği görülecektir.
Balkan halkının dışında bir nüfusun iskân edilmemesi de ilginçtir. Eyüpsultan, içinde yüzyıllarca kendi kültürel ve sosyal yapısının muhafazası sağlanmıştır. Türkiye’nin diğer bölgelerinden gelen nüfusun Eyüpsultan ve çevresine iskânına göz yumulması, devlet politikası dışında 1960 senesi itibarıyla gelişecektir.
1950’li yıları kapsayan Adnan Menderes Hükümetleri döneminde, Balkanlardan gelen göçlerin ilk iskân yerleri ve sosyal konutları Eyüpsultan’a bağlı köyler olan Rami-Bayrampaşa’da teşekkül ettirilecektir. Izgara sistemle oluşturulmuş, tek katlı bahçeli yeni yerleşme alanı ilk model toplu konut örneği olarak gelişmesi gerekirken, planlı ve hızlı büyüme karşısında ortadan kalkacaktır.
BALKAN COĞRAFYASINDA ESKİ FİLİBE ŞEHRİ İLE BENZERLİK
Eyüpsultan Türbesi ve Camii çevresinde başlayan ilk iskânın, Osmanlı iskân politikasına uygun olarak diğer inşa edilen mescitlerin çevresinde gelişen ve bunların da birleşimi ile gelişen bir Eyüpsultan yerleşiminde görülen sıra evler nizamı, bugün, Balat, Fener ve Kumkapı’da görülen sıra evlerden çok farklı, Boğaziçi yerleşimi Arnavutköy kıyılarına dizili yalıların sahip olduğu bitişik nizam yalı düzeninden daha zengin cephe düzenlemesi ile mukayese edildiğinde görülecektir.
Bugün sivil mimari yapılaşmanın coğrafi topografyaya göre aldığı nizama en yakın Balkan coğrafyasında eski Filibe şehri ile benzerlik arz etmektedir.
Eyüpsultan, kendine has mimarisi, topografik yerleşim düzeni, genel yapı karakteristiği ile dikkat çeker. Eski Eyüpsultan konutları yerleşiminin topografik yapısı itibarıyla, bitişik düzenli yapılaşmaya hâkim olmasına rağmen, sıra ev cephe düzeninden farklı olarak simetri özelliği olmayan, pratik ve çözümleyici kapı girişleri ile önemlidir.
ESTAM ÇALIŞMALARIYLA TEKRARDAN SAĞLIKLI VE PLANLI KORUMA PLANLARI HAZIRLANDI
Bu özellikleri ile de mesken yapıları ile farklılıklar arz eden bir sivil mimari mirasına sahip idi. Fakat Eyüpsultan’ın merkezde kendine özgü bu mimari yapılanması bugüne kadar yeterli değeri görememiş iken, artık Eyüpsultan Belediyesi bünyesinde faaliyete giren Eyüpsultan’ın tarihî alanının, tarihsel ve kültürel birikimini tekrar yorumlanarak, İstanbul’un tarihî mirasının daha işlevsel ve maneviyatına uygun şekilde tasarlanmasını amaçlayan Eyüpsultan Tarihi Alan Merkez Yönetiminin (ESTAM) çalışmalarıyla tekrardan sağlıklı ve planlı koruma planları hazırlanmış ve stratejik hazırlıkların yapılarak projeler hayata geçirilmeye başlanılmıştır.
Osmanlı İstanbul’unun ilk mesire alanı olarak da söz edebileceğimiz Eyüpsultan çevresi, sosyal ve kültürel hayatın uzun yıllar merkezinde yer alması bakımından da bu özelliği ile yadsınamaz. Hıdrellez ile başlanıp, pastırma sıcakları ile son bulan mesire kültüründe, uzun yüzyıllar senenin yarısı İstanbullunun her dem gidip geldiği nokta idi.
İSTANBUL’UN İLK YALI MİMARİ KÜLTÜRÜ
Bu özelliği ile İstanbul’un ilk yalı mimari kültürünün doğmasını sağlayacaktır. Mimarisi ve gündelik yaşantısı ile İstanbul medeniyet tarihinde önemli bir sayfa oluşturan Boğaziçi medeniyetinin oluşumunun önemli parçalardan biri olan yalı ve sahil saray mimarisinin ilk örnekleri, Eyüpsultan Defterdarburnu ile Bahariyesi kıyılarında teşekkül edecektir.
Ve gerisinde uzanan bahçeleri ile ünlü Boğaziçi yalılarının ilk nüvesi, Eyüp Bahariye Yalıların bahçeleriydi. 19. yüzyılın sonlarına ait bu fotoğraf karesinde (aşağıda), önde yer alan yapı, İplikhane Fabrikasına ait yapıdır. Eyüp Bahariye kıyıları sanayi teşekküllerine ilk ev sahipliği yapacaktır.
Ve yün imalathanesi olarak, Riştehane. Osmanlı donanmasının ihtiyacı olan halat imalatı üzere, İplikhane Kârhanesi Eyüpsultan kıyılarında ilk teşekkül ettirilecek sanayi yapısıdır.
Resmin sol tarafından ileriye doğru devam ettiğimizde, Bahariye kıyıları ve adalarını görmekteyiz. Bahariye kıyıları üzerinde, Bahariye Mevlevihanesi’ne ait binalar ve ona komşu Bahariye Yalılarından bir örnek görmekteyiz.
Yine 19. yüzyılın sonlarına ait bu fotoğraf (yukarıda) karesinde, Bahariye kıyıları boyunca uzanan Haliç Yalıları’nı görmekteyiz.
İstanbul’un ilk yalı mimari kültürünün doğduğu mevkii olan bu Eyüpsultan kıyıları gerisinde, bu yalıların bahçelerinde, ilk lale, zambak ve güllere ait çiçek tarlaları ile öne çıkmaktaydı.
Bahariye kıyıları karşısında yer alan iki Haliç adasının da Bahariye Adaları olarak bu revaçda sayfiye ve avcılık sporunun ayrıcalıklı gözde yerleri olacaktır.
Yorum Yazın