Esenler Belediyesi bünyesinde yayınlarına devam eden Radyo Esenler’de sağlıklı yaşama ilişkin pek çok konunun ele alındığı “Bir Nefes Sıhhat” bu hafta depremin psikolojik etkileri konusunu masaya yatırdı. Program konuğu psikoterapist Betül Rana Uludoğan, “Duygularımızı serbest bırakıp zamanında yaşayabilirsek bu süreci daha sağlıklı atlatabiliriz” dedi.
Radyo Esenler’de her salı günü uzman bir ismin konuk olduğu “Bir Nefes Sıhhat” bu hafta depremin psikolojik etkileri konusunu ele aldı. Geçtiğimiz Şubat ayında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler nedeniyle her yaştan kimsede korku ve kaygının arttığını ifade eden Psikoterapist Betül Rana Uludoğan, bu durumla başa çıkmakta güçlük çeken kimselerin destek alması gerektiğinin altını çizerek önemli bilgiler aktardı.
EN GÜVENLİ ALANIMIZ TOPRAKTI
İnsanoğlu için toprağın en güvenli alan olduğunu ifade eden Uludoğan, “Travmalarda en etkili yöntem EMDR’dir. EMDR terapisinde kullanılan güvenli alan oluşumunu bugünlerde kullanamayız. Şu an biz bu güvenli alanın oluşumuna zemin hazırlayamıyoruz. Çünkü topraktan sarsıldık. Topraktan bizim için kutsal. Toprak ana bizim için bir berekettir. Toprak ayağımızın altından kaydı ve gitti. Burada en anormal tepkiler nelerse onları vereceğiz. Bu bizim şu anki normalimiz olacak. O yüzden biz şimdi o güvenli alandan ziyade onu revize edip kendimize şu soruyu sormalıyız: ‘Kendimi en iyi ve en sakin nerede hissediyorum?’ Bu soruya yanıt aramamız lazım” diye konuştu.
TRAVMANIN PANZEHİRİ HAREKETTİR
Konuşmasında temasın önemine dikkat çeken Uludoğan, “Biz pandemide teması kesmiştik. Aramıza sosyal mesafe koymuştuk. Pandemide her şey daha bireysel ve kontrolümüz altındaydı. Bunu koordine edebiliyorduk. Evimizde duruyorduk. Dışarı çıktığımızda maskelerimizi takıyorduk ve teması azaltıyorduk ama depremde insanlar ne yapacağını bilmiyor. Zaten en başından beri bizlerin ekran başında çaresiz kalıp üzülmesinin sebebi de buydu. Hepimiz bir işe yaramamız gerektiğini düşündük. Travmanın panzehiri de harekettir. Bir koli bantlamak bile insanı bir nebze olsun rahatlatan bir eylem oldu” ifadelerini kullandı.
ÜLKEMİZ TAZİYE EVİNE DÖNDÜ
Bu süreçte uyku problemlerinin sıklıkla yaşandığını belirten Uludoğan, “Ben de deprem bölgesindeki danışanlarımı önceledim. Bizlere daha çok ‘Hocam hiç uyuyamıyorum. 99 depremi geliyor aklıma. Donakalıyorum’ diyorlar. Öncelikle bu 99 depremindeki travmaların çözülmesi gerekiyor. Biz deprem olduğu zaman milletçe üşüdük ve ısınamadık. İyi ki bu duyguları yaşadık. Bu duygular bizim insanlığımızı gösteriyor. Ülkece bir taziye evine döndük ve bu süreçte ağlamamız çok normal. Duyguları gerektiği yerde ve zamanda yaşarsak bu süreci daha sağlıklı bir biçimde atlatabiliriz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu dönemde en çok panik atak ve anksiyeteyi görüyoruz. Yas sürecindeyiz ve bunlar majör depresyona da sebebiyet verecek duruma dönüştü. Çünkü çok fazla kaybımız var. Bir de fiziksel hastalıkların psikolojik nedenleriyle ilgili bir çalışma yaptığım için birtakım şeyler gözlemledim. Örneğin alerjinin psikolojik altyapısında ayrılık vardır. Bu süreçte egzama ve birtakım deri hastalıklarında da artış yaşanabilir.”
Kaynak:BELEDİYEDEN HABER AJANSI
Yorum Yazın