İçişleri Bakanlığı, Suriyeliler ile Türk vatandaşlar arasında zaman zaman yaşanan gerginliklerin kamuoyunda tırmandırılmak istendiğine dikkat çekerek, “Bu konu bir fitne, nifak ve iç siyaset malzemesi haline getirilmeye çalışılmaktadır” açıklamasında bulundu.
İçişleri Bakanlığı, bazı basın yayın organları ve sosyal medya hesaplarından Suriyeli vatandaşlarla ilgili “suçu tırmandırdıklarına yönelik olarak” servis edilen haber ve yorumların gerçek bağlamından koparılarak kamuoyuna yansıtılmakta olduğunu belirtilerek, konuya ilişkin açıklamada bulundu. İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, son yıllarda komşu ülkelerdeki istikrarsızlık, iç savaş ve terörün kitlesel göç hareketlerini tetiklediği, Türkiye ile olan köklü tarihi ve dini bağlar dolayısıyla zulümden ve ölümden kaçan insanların sığındığı ilk kapının Türkiye olduğu hatırlatılarak şöyle devam edildi:
“Sivil, asker demeden insanların katledildiği bir savaştan kaçarak ülkemize sığınmış, milletimizin yüce gönlüne kendisini emanet etmiş, ailesi ve çocuklarıyla birlikte vatanımızı evi bilmiş 3 milyonun üzerinde Suriyeliyi misafir etmekteyiz. Ülkemiz, sorunun en başından itibaren gerek güvenlik, gerek barınma gerekse yasal mevzuat noktasında birçok düzenleme gerçekleştirerek bu insanların sağlıklı bir şekilde günlük hayata uyumunu sağlamaya çalışmış, göçün etkilediği diğer ülkelere göre çok daha etkin, modern ve insani bir yaklaşım ortaya koymuştur. Halihazırda ülkemizde gerek kamplarda, gerek kamp dışında kalan Suriyeli misafirlerimize parmak izleri alınıp güvenlik soruşturmaları yapıldıktan sonra kayıt altına alınarak ‘Geçici Koruma Kimlik Belgesi’ verilmektedir.”
"SURİYELİLERİN KARIŞTIKLARI OLAYLARIN..."
Suriyeli vatandaşlarla Türk vatandaşlar arasında yaşanan gerginliklere ilişkin şu ifadelere yer verildi:
“Suriyeli misafirlerimizle gerek kendi aralarında, gerekse vatandaşlarımızla zaman zaman yaşanan gerginlikler son günlerde çarpıtılarak, abartılarak toplum içinde infial yaratacak bir dille aktarılmakta; misafirperverlik ve ensar ruhuyla bağdaşmayacak şekilde başka bir boyuta taşınmak istenmekte; bu konu bir fitne, nifak ve iç siyaset malzemesi haline getirilmeye çalışılmaktadır. Buna karşın Suriyeli misafirlerimizin suç işleme ve suça karışma oranları, elimizdeki verilerle karşılaştırıldığında kamuoyuna yansıtılan verilerle örtüşmemekte, rakamlar bunun tam tersini göstermektedir. Suriyelilerin Türkiye’de işlenen toplam suçlara oranı Türkiye’deki toplam nüfusları göz önünde bulundurulduğunda ülkemiz genel suçlarına göre oldukça azdır. Suriyelilerin karıştıkları olayların Türkiye’deki toplam asayiş olaylarına oranı 2014-2017 arasında yıllık ortalama yüzde 1,32’dir. Bu olayların önemli bir kısmı kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanan olaylardır. Ayrıca 2017’de Suriyelilerin karıştıkları suç olaylarında nüfuslarındaki artışa rağmen bir önceki yılın ilk 6 ayına oranla yüzde 5’lik bir azalma olmuştur. Ülke genelinde 17 ve 27 Mayıs tarihlerinde iki defa gerçekleştirilen Huzurlu Sokaklar uygulamalarında dilencilik suçuyla ilgili olarak toplam 3 bin 46 kişiye işlem yapılmış, bunlardan ilk uygulamada 149 kişinin, ikinci uygulamada ise 230 kişinin Suriyeli olduğu tespit edilmiş, gerekli adli ve idari işlemler yapılmıştır. Ayrıca yakalananlardan bazılarının Suriyeli kılığına girmiş şahıslardan oluştuğu anlaşılmıştır. Bu veriler dikkate alındığında zaman zaman yaşanan gerginliklerin kamuoyunda tırmandırılmak istendiği açıkça gözlemlenmektedir. Suça karışan kişilerle ilgili gerekli kovuşturma ve adli işlemler derhal yapılmakta, ülkemizin ve vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği açısından da her türlü tedbir alınmaktadır.”
Başta Göç İdaresi Genel Müdürlüğü olmak üzere tüm kolluk birimleri ile adalet mekanizmaları tarafından Türkiye’yi evi bilmiş Suriyeliler ile suçlular ve suça eğilimli kişiler arasındaki ayrımın dikkatle ve titizlikle yapılmakta olduğuna da vurgu yapılan açıklamada, “Yüce milletimiz, manevi değerlerinin, Anadolu medeniyetinin ve tarihi sorumluluklarının gereğini yapmış, yapmaya da devam edecektir. Bu tip provokasyonlar ve bilinçli yönlendirmelere karşı aziz milletimizi ve kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğumuzun gereği olarak bu açıklamanın yapılması uygun görülmüştür” denildi.
(Uğur Kan Yüksek/İHA)
Yorum Yazın