"Her çocuk özeldir ve eğitimi hak eder" düşüncesiyle 2015 yılında Piyer Loti'de açılan Eyüpsultan Belediyesi'nin ödüllü projesi ESER'de, hayatını engelli çocuklarına adamış ailelerin başarılarına, yaşam mücadelelerine ve onların zorluklarla dolu hayat hikayelerine her daim tanık olabilirsiniz
Zaman zaman onların hayat öykülerini sayfalarına taşıyan Eyüpsultan Postası, bu ay 36 yaşındaki Pınar Kandur ve annesi Ayten Elmalı'yı konuk etti.
Daha 22 yaşındayken geçirdiği bir kaza sonucu beyni hasar gören ve hafızası sıfırlanan Pınar Kandur'un hayatı zorluklarla ve mücadelelerle geçmiş.
Daha yeni anne olmuşken, kızı 3 aylıkken o kazayı yaşayan ve altı ay bitkisel hayatta kalan Pınar, anne olmanın sevincini bile ne yazık ki doyasıya yaşayamamış.
Pınar'ın yaşadıkları bununla da sınırlı kalmamış. İyi günde kötü günde birlikte olmanın sözünü verdiği eşi, kendisinden ayrılmış ve Pınar’la ilgilenmeyi bırakmış.
“HAYATA SIFIRDAN BAŞLADIM”
Tüm yaşadıklarına rağmen güler yüzünden hiçbir şey kaybetmeyen, hayata pozitif bakmaya devam eden ve yaşam mücadelesini hiçbir zaman bırakmayan Pınar, o zorlu günleri şu sözlerle anlatıyor:
“2004 yılında banyo yaparken zehirlendim ve bayıldım. Yere düşerken kafamı tüpe vurmuşum. Eşim beni kucaklayarak hastaneye götürdü. Beynim hasar gördü ve tüm hafızam sıfırlandı. Altı ay bitkisel hayatta kaldım. Ama hayat bana ikinci bir şans verdi ve hayata yeniden sıkı sıkı tutundum. Vakıf Gureba Hastanesi’nde uzun süre tedavi gördükten sonra Çapa'da tedavim devam etti.
Halen belirli aralıklarla Çapa'ya giderek tedavimi sürdürüyorum. Özel hastanede muayene olabilseydik iyileşme sürecim daha hızlı olabilirdi belki bilemiyorum. Ben aslında lise mezunuyum. Kazadan önce çok aktif bir yaşantım vardı. Dikiş dikiyordum, tiyatro yapıyordum ve çocuklara Kuran-ı Kerim öğretiyordum.
Kaza sonrası bildiğim her şeyi unuttum ve her şeye sıfırdan yeniden başladım. Evde okuma yazmayı kendi çabalarımla tekrar öğrendim. Demek ki beynimin bir yerlerinde bir şeyler kalmış ki çabuk öğrendim”
“KAZADAN SONRA SEVDİKLERİMİ YANIMDA BULAMADIM”
Hastaneden çıktıktan sonra, mücadelesine devam eden Pınar'ı en çok üzen şey ise bu zorlu günlerinde sevdiklerini yanında görememek olmuş.
“Kazadan sonra bazı arkadaşlarım arayıp sormadı, telefon açan bile olmadı” diyen Pınar, şöyle devam ediyor;
“Çok arkadaşım vardı ama bir çoğu vefasız çıktı. Sadece üç arkadaşım benim yanımdan hiç ayrılmadı. Sağ olsunlar beni hiç yalnız bırakmadılar. Beni zaman zaman gezdiriyorlar, sık sık telefonla arıyorlar. Vefa örneği gösterdiler.
Diğer arkadaşlarımın yaptıkları ise benim çok zoruma gitti. Ben vefalı bir insanım onların da öyle olmasını çok isterdim. Ama asıl darbeyi eşimden aldım. Kazadan sonra beni annemin yanına bırakmak zorunda olduğunu söyledi. Kızımı daha üç aylıkken benden almak zorunda kaldı. Ben arkasından çok ağladım. Kızım yanımda olsaydı bana güç verirdi, belki de daha çabuk iyileşirdim.
O yüzden eşime hakkımı helal etmiyorum. Ben öyle bir insan değilim, ilk defa birisine hakkımı helal etmiyorum. En zor günlerimde beni yalnız bıraktı. 2011 yılında eşimden ayrıldım. Kızım Zeynep Meryem 14 yaşında. Yaz tatillerinde ve sömestr tatillerinde bir araya geliyoruz. Sık sık telefonla görüşüyoruz”
“ESER'LE HAYAT BULDUM”
ESER'le altı yıl önce tanıştığını, ESER sayesinde hayata yeniden tutunduğunu söyleyen Pınar, şunları söylüyor;
“Buraya haftada üç gün geliyorum. Öğretmenlerimiz bize karşı çok anlayışlı. Burada bilgisayar, müzik ve fotoğrafçılık derslerine katıldım. Müzik öğretmenimiz Rıfat hoca ise bana verilmiş en büyük şans.
Bana çok güveniyor. Onunla birlikte şarkılar söylüyoruz. Önceden ellerimi çok iyi kullanamıyordum, şimdi ise dans dersleri sayesinde kollarım güçlendi. Burada hayat buluyorum”
Yorum Yazın