Türkiye'nin Ekonomisi Maltepe'de Konuşuluyor
MALTEPEMaltepe Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Maltepe Ekonomi Forumu çok geniş bir katılımla başladı. Foruma katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan çıkışı için “Yeni kadrolar, yeni kurallar, yeni kurumlar” formülünü dile getirdi.
V“Pandemi Sonrası Türkiye ve Dünya Ekonomisi” başlıklı Ekonomi Forumu Elite World Hotel Asia’da başladı. Maltepe Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı etkinliğe CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP Genel Başkan
Yardımcıları, çok sayıda milletvekili, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, ev sahipliğini de üstlenen Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, çok sayıda yerli ve yabancı ekonomist, bilim insanı katıldı.
AÇILIŞ KONUŞMASI KILIÇ’TAN
Forumun açılış konuşmasını yapan Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ülkenin pandemi süreciyle birlikte çok ağır bir sosyal ve ekonomik tabloyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Kılıç şöyle devam etti: “Gelişmiş ülkeler vatandaşlarına ciddi katkıda bulunurken, gelişmekte olan ülkeler yeterli çalışma gösteremedi. Türkiye’de merkezi hükümetin vatandaşlara yardım etmesini bırakın, neredeyse yerel yönetimlerin toplamak istedikleri bağışlara el koydular. IBAN numarası atarak vatandaştan destek istediler. 40 yıldır vergi veren vatandaşa 40 gün sahip çıkamadılar. Mazot ve benzine 6-7 günde kaç kez zam yapıldı. Üretim hızla düşüyor, yabancı sermaye ülkeye gelmiyor, ekonomi, işsizlik hat safhada. İki temel sorun var. Sağlıklı işleyen bir hukuk sisteminin olmaması ve siyasete hakim olan ötekileştirici ve dışlayıcı siyaset anlayışı. Biz ikisinin de parçası olmayacağız. Millet ittifakı ile birleştirici olacağız.”
KILIÇDAROĞLU’NDAN ÖNEMLİ MESAJLAR
Kılıç’ın açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Bu toplantının önemi, içinde yaşadığımız koşullar. Bu sorunları beraber aşmak zorundayız. Aşarken mutlaka bilimi, aklı, dünyayı iyi sorgulamak zorundayız. Var olan sorunları biliyorsunuz. Önemli olan biz bu sorunları nasıl aşacağız?
Neler yaparsak biz bu sorunları rahatlıkla aşabiliriz? Bozulan düzen için ne yapmamız lazım? Üç tane temel kuraldan söz ediyoruz. Yeni kadrolar, yeni kurallar, yeni kurumlar diyoruz. Yeni kadrolardan kastımız devlette liyakatin olmasıdır. Bugün devlette var olan çürümenin temel nedeni liyakatin yok edilmesidir. Yeni kurallarda ise devletin saydam olması lazım. Bugün bürokrasi adeta kapalı bir kutu gibi. İkinci kural siyasette hesap verebilirlik. Kesin Hesap Komisyonu, harcanan bütçenin harcandıktan sonra paraların nereye harcandığını gösteren yasanın adına Kesin Hesap Kanunu diyoruz. Paranın nereye harcandığını bu kanun belirler. Biz, Kesin Hesap Komisyonu kuracağız ve başında ana muhalefetten birisi olacak. Bu komisyonun bir başka önemi ise kesinlikle yolsuzlukların önlenmesi konusunda kilometre taşıdır. TBMM adına denetim yapan Sayıştay uluslararası kurallara göre denetim yaparsa sağlıklı raporlar gelir. Biz Sayıştay’ın da yapısını değiştirerek temel kurallara göre Sayıştay’ın denetim yapmasını sağlayacağız.”
SİYASİ AHLAK KANUNU
İsrafın da önünün alınması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“İsrafla ilgili yürütme organı bir genelge çıkaracak ve israfın kesinlikle yasaklandığını öngören kuralları duyuracak. Siyasi Ahlak Kanunu. Siyasetin ahlaklı, erdemli, hesap verebilir konumda olması lazım. Bu kanunu çıkaracağımızı taahhüt ettik. Yeni kurumlardan neyi kast ediyoruz? Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız. İkincisi Ulusal Vergi Konseyi kuracağız. İnsan
Hakları Eşitlik Kurumu yeni bir kurum olarak ortaya çıkacak. Dolayısıyla demokrasinin güçlenmesi için bir çaba, kurum. Sıcak siyasetin yozlaştırdığı kurumlar var. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli. Yardım onları rencide etmeden ulaştırılacak. 1971 yılında parlamentonda kabul edilen 9 sigorta dalından biri olan aile destekleri sigortası uygulanmadı. Nedeni yoksulluğu siyasete malzeme etmek ve onun onuruyla oynamak. 50 yıldır uygulanmayan bu sigortayı uygulayacağız. Var olan kurumlar var, siyasetin yozlaştırdığı kurumlar var. Merkez Bankası, Kamu İhale Kurumu şeffaf olacak, BDDK, Sermaye Piyasası Kurumu yeniden inşa edilecek. Bugün anayasal kurum olan ekonomik
ve sosyal konsey yeniden inşa edilecek. Yeni kadrolar, yeni kurallar ve yeni kurumlar. Bu kurumlarda görev alanların belirli bir strateji ile hedefe kilitlenmesi lazım. Strateji dört ayaklı olacak. Bir demokrasi. Bu yoksa can ve mal güvenliği yok, medya özgürlüğü, adalet, insan hakları, yargı bağımsızlığı, yabancı sermaye yoktur. Yok olan demokrasiyi inşa etmek, var olan baskıcı rejimi sonlandırmak. İkincisi üreten Türkiye. Sanayi ve teknolojide katma değeri yüksek ürün üretmesi lazım. Üniversitelerin bilgi üretmesi gerekiyor.
Üniversitelere sıcak siyasetin girmemesi ve her türlü düşüncenin özgürce tartışılması lazım. Güçlü bir sosyal devletin inşa edilmesi lazım. Hakça bölüşmezseniz o ülkede barışı sağlayamazsınız. Aile Destekleri Sigortası dedik. Dördüncüsü de sürdürülebilirlik. Teknoloji, sosyal devlet anlayışı sürekli gelişen bir kavramdır. Değişen tüm alanlarda kendinizi yenilemeniz gerekiyor. Ben sadece Türkiye’den söz ettim. Bu toplantının verimli olmasını dilerim.”
Açılış konuşmalarının ardından “Fakirleştiren büyüme ve gelir dağılımı” ve “Yapısal ekonomik sorunlar”ı ele alan, moderatörlüğünü CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun yaptığı ilk oturumda CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ve CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener söz aldı.
“YEŞİL, MAVİ, MOR VE BEYAZ EKONOMİ”
Oturumda söz alan ilk isim Selin Sayek Böke olurken, Böke renkler üzerinden ekonominin açmazlarına yönelik çözüm önerilerini sıraladı. Böke, “Esasında rengini kaybetmiş olan bir dünyaya rengini kazandıracak olan değişiklik yeşilive maviyi merkeze alan bir ekonomik düzenden geçiyor; içine kadını genci alan mor ekonomiden geçiyor, dayanışmanın olduğu, yolsuzlukların olmadığı beyaz bir ekonomiden geçiyor. Dolayısı ile bugün olan düzenden ortaya çıkmış olan karanlığı ve o karanlığın içerisinde var olan umutsuzluğu açacak, yeniden renkleri hatırlatan bir ekonomik düzen tarifi yeşil dönüşümün ta kendisi. Bu sadece bir yeniden ekonomiye renk vereceğiz diyen hayalin ötesinde çok somut bir ihtiyaçtan ortaya çıkan bir dönüşüm” dedi.
EKONOMİDE 4 ÖNEMLİ GELİŞME
Böke’den sonra konuşan Akif Hamzaçebi ise şunları söyledi:
“Küreselleşme sürecini 1980’li yıllardan itibaren yaşamaya başladık, halen bu sürecin içerisindeyiz. Özellikle 2010 yılından itibaren de bir göç dalgasının bütün dünya yaşıyor. Özellikle Türkiye ve Avrupa ülkeleri bu göç dalgasından en fazla etkilenen ülkeler arasında. Türkiye yaklaşık 5 milyon sığınmacıyla istihdam piyasasında büyük bir değişim yaşadı ve istihdam piyasasındaki bu değişimle birlikte Türkiye’de imalat sanayinin yapısı da değişmeye başladı. Biz daha ileri, daha katma değeri yüksek ürün üretmeye yönelik bir değişime götürmeyi amaçlarken bir başka istikamete, geriye doğru giden bir yapı değişikliğine yol açtı. Haliyle bir ekonomide bir üretim faktörü bollaşıyor ise o üretim faktörüne dayalı üretim artar. Emek ucuzluyor ise, ucuz emek varsa ona dayalı üretim artar. Türkiye’nin çıkışı bu değil asla. Çin modeli tartışması kesinlikle yanlış bir tartışmadır. Dünya nereye gidiyor diye 80'li yıllardan itibaren baktığımda 4 önemli gelişme görüyorum. Birincisi küreselleşme. Bilgi ve bilişim teknolojilerindeki olağanüstü gelişmeyi yoğun bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. İkincisi iklim değişikliği ve küresel ısınma dediğimiz kavram, üçüncüsü ‘4. Sanayi Devrimi’, yani yapay zeka. Yükselişi çok önemli sorunlar da yaratmaya aday bir konu ve 4. gelişme ekonomik krizler. Bunları iyi algılayıp ekonomimizi bu düzlemde yapılandırmaya çalışmalıyız”
“CHP’NİN KADROLARI SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELECEK”
Abdüllatif Şener oturumun üçüncü konuşmacısı olarak CHP’nin ekonomideki sorunların üstesinden gelecek bir kadroya sahip olduğunu savundu. Şener'in konuşmasından satır başları şöyle:
“CHP iktidarı için vazgeçilmez ve mutlak surette gerçekleştirmesi gerekenlerinin ifadesini Sayın Genel Başkanımız söyledi. Hem konjonktürel olarak, hem de dünya ekonomik sisteminin içerisinde bulunduğu koşullar itibariyle açıklananlar, mutlak surette Türkiye’nin ihtiyacı olan bir perspektif ve yol haritasıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarının başlangıcı küreselleşmenin 3 evresinin başıdır ama maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi bu konjonktürel avantajı yakalayamamıştır. Türkiye' nin bugüne kadarki 20 yıllık dönemini israf etmiş, harcamış ve ülkeye maliyet getirmiştir. Haliyle ülke yanlış bir istikamete yönlendirmiştir. Bence bu dönemde iki büyük yanlış vardır. Fırsat israfı vardır. Bunlardan biri özelleştirmedir. Ekonominin rasyonelleşmesi için yapmıyorsanız özelleştirme yanlıştır. Bu haliyle özelleştirme bu ülkenin değerlerinin, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri ortaya çıkanların imha edilmesidir.”
ÖZTRAK’TAN DURUM DEĞERLENDİRMESİ
Son olarak söz alan Faik Öztrak ekonomik istikrarsızlığının artarak sürdüğüne dikkat çekti. Öztrak, “Kişi başına geliri, milli geliri 2023 yılında 25 bin dolar yapacağız demişler. Olmamış, ihracat düşmüş, harcama hedefleri birbirini tutmamış. İşsizlik yüzde 5 olacak demişler, olmamış. Bütün bunlar iki şey gösteriyor. Bir, bu ülke çok kötü yönetilmiş, iki, verilen sözler tutulmamış. Peki bunun arkasında ne var diye baktığımızda görüyoruz ki ekonomi yönetiminde istikrar kalmamış vaziyette. 2018 Temmuz ayından önce mevcut AK Parti Genel Başkanı Londra’ya gitti ve bir şeyler söyledi. Sonrasında piyasalar karıştı. Öyle bir kırılganlık yaratıldı ki ekonomide, istikrar havasını sürdürebilmek için Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını buharlaştırmak zorunda kaldılar. Ekonomik büyüme stratejimiz iflas etti. Özellikle 2013’ten sonra ABD Merkez Bankası Başkanı ‘ben artık eskisi kadar para basmayacağım’ demesi ile birlikte bizim sıcak parayla ekonomiyi şişirme modelimiz patinaj yapmaya başladı. Biz bize benzeyen tüm ekonomilerin gerisine düşmeye başladık. Tüm bunların arkasında tek kişilik yönetim biçimine geçiş vardır, bununla birlikte ülkede demokrasi, hukuk devleti, adalet bütün bu kavramlar çok ciddi şekilde yıpranmaya başladı ve ülkenin köklü kurumları büyük bir zafiyete uğradı. Liyakat denen bir şey de kalmamıştır. Bütün bunların üstüne bir de pandemi gelmiştir. Tüm bu buhranlar ekonomimizi son derece kırılgan hale getirmiştir. Mevcut iktidarın ülkeyi bu buhrandan çıkarmasına yönelik bir güven de oluşmuyor” dedi. Konuşmaların ardından soru-cevap kısmına geçilerek forumun ilk oturumu sonlandırıldı.
İlginizi Çekebilir