Komşuluğu Anlatan Kısa Filmler Ödül Aldı

Komşuluk temalı 3. Çekmeköy Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda dereceye giren filmler belli oldu. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılan gecede, dereceye giren filmlerin ekipleri ödüllerini aldı. Yarışmada birincilik ödülünü Rusya’dan Yurdumuzun Hüznü filmi ile Kirsten Gainet alırken, ikincilik ödülü Qahwa filmi ile Ayşe Nur Topal’ın, üçüncülük ödülü de NO: 13 filmi ile Ali Rıza Erdemir’in oldu. Yarışmada En İyi Komşu Özel Ödülü, Adam ve Çocuk filmi ile Tuğba Kozan’ın, Jüri Özel Ödülü Üns Filmi ile Ömer Dişbudak’ın oldu. Yarışma sonunda dereceye giren filmlere toplam 65 Bin TL para ödülü verildi.

Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev sahipliği yaptığı geceye; İstanbul Milletvekilleri Mustafa Ataş ve Ahmet Hamdi Çamlı, Çekmeköy Kaymakamı Adem Arslan, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı,  jüri üyeleri; Birol Güven, Erol Erdoğan, Betül Soysal Bozdoğan, Turgay Tanülkü, Mehriban Zeki,  Ahmed İmamoviç, sanat ve medya dünyasından ünlü isimler katıldı.

'GENÇLER YÜKSELTİYOR'
Gecenin açılış konuşmasını yapan  Başkan Yardımcısı ve Proje Yöneticisi Şahmettin Yüksel, komşuluğun önemine dikkat çekerek "Komşuluk insanın insana kalben ve coğrafi olarak yakın olmasıdır. Ülkemizin gençlerinin yerli sinemayı ne kadar yükselttiklerini gördük. Bu tarz projelerle çeşitli toplumsal sorunlara sanatsal yollarla çözümler üretmek farklı pencereler sunmak istiyoruz" dedi.

'KISA FİLM, BÜYÜK FİKİR'
Yönetmen Yapımcı Birol Güven ise jüri adına yaptığı konuşmada "Bu kadar coşkulu ödüllü bir organizasyon çok az var. Komşuluk meselesi sandığımızdan çok daha değerli ve kıymetli. Komşuluk internet bağımlılığının tek tedavisi. Kaybolmaya yüz tutan bir gelenek ama doktorlar tarafından reçete olarak yazılacak yakında. Dünyanın en büyük fikirleri kısa filmlerden çıkar. Elindeki tek güç bir fikirdir çünkü" diye konuştu.

AH O ESKİ KOMŞULUKLAR

Maalesef komşuluk ilişkilerinin zayıfladığı bir dönemdeyiz diyen Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, yarışma ile ilgili şunları söyledi. ”Bizler, evde yokken evimizin anahtarını, hatta çocuklarımızı komşularımıza emanet ederdik. Evde eksik olan bir şeyi rahatlıkla komşumuzdan isterdik. Herkes birbirini ismen tanır, camdan seslenen komşularımızın ekmeğini bakkaldan alır sepetine koyardık. Anadolu’da bu değerler devam etse de büyükşehirlerimizdeki insanlarımız bu duyguları kaybetti maalesef. Taziye ziyaretine gittiğim bir apartmanda karşılaştığımız bir kişi, üst katındaki komşusunun cenazesinin olduğunu bilmiyordu. Ben bu duruma çok üzüldüm. Bir şehrin fiziki yatırımları kadar, sosyal ve kültürel yapısının da güçlendirilmesi gerektiğine en iyi örnektir bu,” dedi.