© Belediyeden Haber - 2017

Adalet Sokaklarda Değil, Meşru Zeminlerde Aranır

Yargıda Birlik Derneği’nin düzenlemiş olduğu iftar programına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Adalet sokaklarda değil, meşru zeminlerde aranır" dedi. 

Yargıda Birlik Derneği tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde iftar programı düzenlendi. İftar yemeğine; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dernek üyeleri ile çok sayıda hukukçu katıldı.

Düzenlenen programda konuşan Bakan Bozdağ, "Yargının vereceği kararların denetimi yine yargı içindedir. İtiraz yoluyla, temyiz yoluyla, bireysel başvuru yoluyla yargının verdiği kararları denetlemek mümkündür. Hiçbir hukuk devletinde yargının verdiği kararlar Ankara, İstanbul E-5 karayolunda yürüyerek denetlenmez. Sokakta denetlenmez. Hukuk devletleri buna izin vermez. Vermesi mümkün değildir. Ama maalesef burada Türk yargısını yıpratmak için çok zehirli bir dil kullanılmaktadır" dedi.

Adaletin sokaklarda değil, meşru zeminlerde aranması gerektiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, "Buradan bir kez daha söylüyorum, yargının siyasallaşmasından rahatsız olanlar, yargıyı siyasallaştırmak için her türlü yola başvurmaktan lütfen vazgeçsinler. Yargıyı siyasal emellerine ulaşmak için alet olarak kullanmasınlar. Parti içi tartışmaları sona erdirmek, Türkiye’de cephe oluşturmak maksadıyla Türk yargısını kullanmaya kimsenin hakkı yoktur. Adalet sokaklarda değil, adalet meşru zeminlerde aranır. Onun yeri de bellidir" ifadelerini kullandı.

BAKAN BOZDAĞ’DAN KILIÇDAROĞLU’NA: "NAMUSLU, ŞEREFLİ BİR ADAMSAN BU DİLEKÇEDEN SONRA İSTİFA ETMEN LAZIM"

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinden gönderilen ‘gizli’ ibareli yazının suç duyurusu olduğunun altını çizen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Cumhurbaşkanlığından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan bir yazı üzerinden ana muhalefet partisi yargıya emir ve talimat verildiğinden, yargıya müdahale edildiğinden bahsetti. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin imzasıyla çıkan bir yazıyı da buna delil olarak gösterdi. Gerçekten üzülüyorum. Türkiye’de siyasal hedeflerine fayda sağlamak için yargıyı bu kadar yıpratmak ne CHP’ye ne AK Parti’ye ne de MHP’ye hiçbir partiye fayda sağlamaz. Ben merak ettim. Neymiş bu yazı diye. Aldım baktım. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı imzasıyla giden yazı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu yazısıdır. Suç duyurusunda bulunuluyor. Cumhurbaşkanlığı da suç duyurusunda bulunuyor. Falan hadiseyle ilgili konunun hukuk çerçevesinde soruşturulmasını talep ediyor. Bu bizim hukukumuzun hem kurumlara hem organlara hem de vatandaşlara tanıdığı bir haktır. Hukukun tanıdığı hakkın kullanılması yargıya müdahale kesinlikle değildir. Ama bu suç duyurusunu çarpıtarak yargıya müdahale olarak Türkiye kamuoyuna takdim ediyorlar. İnsaf diyorum, edep diyorum, ahlak diyorum, yaptığınız şey çok büyük bir yanlışlık diyorum. Her şeyi alıp elinize ufalamayın. Belli ki devlet yönetiminden epey bir uzakta kalmaktan kaynaklanan bir cehaletle de karşı karşıyayız. Devlet içi yazışmalar nasıl olur, Cumhuriyet Savcılıklarına yazılan dilekçeler nasıl olur bunu unutmuşlar. Onun için ben sayın Kılıçdaroğlu’na diyorum ki; bu tecrübeyi unutan arkadaşlarını bize bir gönderin, biz onlara bir staj verelim. Yazışmaların nasıl olduğunu bir öğretelim. Görüyorum ki, cehaletle aydınlık bir arada bulunmuyor. Cehaletle bir rehberlik yapıldığı zamanda böylesi büyük bir hatanın içerisine düşülüyor. Cumhurbaşkanımıza diyor ki, ’ben namuslu, şerefli bir adamım, ben istifa edeceğim.’ Ben de buradan çağrı yapıyorum, namuslu, şerefli bir adamsan bu dilekçeden sonra istifa etmen lazım" şeklinde konuştu.

(İHA)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER